Özcan KIVRADIM (Gazeteci Yazar)

Tarih: 31.07.2025 11:05

SOSYAL MEDYA MAHREMİYETİ

Facebook Twitter Linked-in

SOSYAL MEDYA MAHREMİYETİ
                                                                                                                                   Özcan Kıvradım
                                                                                                                                  Eğitim Danışmanı
   Maalesef  internetin hayatımıza  girmesiyle birlikte bazılarımız her geçen gün mahremiyetten  uzak yaşamaya başladı. Sabah  uyanır uyanmaz yataktaki geceliklerimizle başlayan sosyal medya çılgınlığı gün içinde kahvaltı, evlilik teklifi, yıldönümü yemekleri, doğum günleri partileri, doğumhaneler önünde paylaşılan görüntüler ,akşam yemekleri, tatiller, kuafördeki hallerimiz, hatta mezar taşlarını bile paylaşmanın uygun görüldüğü bir hale dönüştü. Her şey sosyal medyada artık. Ebeveynlerin  bunlarında ötesinde küçük çocukların resimlerini videolarını paylaşması da   düşündürücü. Üstelik tüm bunlar bir paylaşım değil, bir yarış halini aldı sanki. Üzüntüyü, sevinci, özel anını saklamak değil, göstermek  marifet oldu. Oysa her şey  bu kadar görünür olmak zorunda da değil. 

     Tüm bunlar her şeyin güzel görünmek zorunda olduğu duygusuyla yapılıyor. Bazen  o kadar abartıyoruz ki,  en güzel resimleri çekmek isterken bulunduğumuz yerin ve zamanın  bize verdiği mutluluğu yaşayamaz hale geliyoruz. Peki ama eskiden fotoğraf albümlerine bakarken keyif aldığımız o  zamanlar sanki her şey daha mı anlamlıydı ne dersiniz?  Oysa  günümüzde doğal hallerimizden çıktığımız zamanlarda   mahremiyetimizin sınırı  nerede  başlıyor, nerede bitiyor? Sizce bu kadar özel anları paylaşmak ne kadar doğru? Tanımadığımız   insanların resimlerine bakarken veya videolarını izlerken boşa geçirdiğimiz zamanlar?    
      Eski günler  ne güzeldi dediğimiz  zamanlarda, her şey duvarların ardında yaşanıyordu .Herkesin bir mahremiyeti vardı. Şimdi ise çiftlerin tartışmalarını bile sosyal medyadan canlı olarak takip edebiliyoruz .Aynı apartmanda yaşayıp komşularımıza sabahları günaydın demediğimiz halde,  tanımadığımız insanların hayatlarını saatlerce izleyebiliyoruz. 
    Bazı ebeveynler  çocuklarına vakit geçirmeleri için  küçük yaşlarda telefon kullanmalarına izin verebiliyor ve bu  çocukların telefonları kontrolsüz şekilde kullanabilecekleri gerçeğini de  hatırlamalıyız. Paylaşılan bu görüntülerin küçük çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini de unutmamalıyız.
      Sosyal medya elbette çağımızın bir gerçeği. Ancak bu gerçeği yaşarken, kişisel sınırlarımızı, başkalarının mahremiyet hakkını  ve paylaştığımız her şeyin iz bıraktığını ve bu paylaşımlardan bazılarımızın olumsuz etkilendiği gerçeğini de göz ardı edemeyiz.
 Paylaşmak güzel olabilir ama her şey  paylaşılacak kadar  değerli olmayabilir. Bazen susmak, gizlemek ve sadece anı yaşamak göstermeye çalışmaktan daha kıymetlidir. 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —