Eşitlik Bir Gün Değil, Bir Yaşam Hakkıdır”
Dünya Kadın Hakları Günü, takvimde sadece bir tarih değil; insanlığın vicdanına düşen bir hatırlatma, toplumlara yön veren bir uyarıdır. Bu gün, kadınların yüzyıllardır verdiği eşitlik, adalet ve özgürlük mücadelesinin sesidir.
Bu eseri Dünyada ilk kez taçlandıran ve 1930 da kadınları eşit yurttaş sıtatusune kavuşturan lider
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'tür
5 Aralık 1930 da kadınlara seçme seçilme hakkı vermiştir.
Bugün, kadınların toplumun her alanında hak ettikleri değere ulaşması için hepimizin sorumluluk taşıdığını hatırlatır.
Kadın hakları, bir lütuf değil; doğuştan gelen insan haklarıdır. Ancak tarih boyunca kadınlar eğitimden çalışma hayatına, siyasetten temel yaşam haklarına kadar pek çok alanda eşitsizlikle mücadele etmek zorunda kalmıştır. Bu nedenle Dünya Kadın Hakları Günü, kazanılmış hakların kutlandığı kadar, tamamlanmamış ödevlerin de fark edildiği bir gündür.
Bugün hâlâ dünyanın birçok yerinde kadınlar şiddete maruz kalmakta, emeği görünmez kılınmakta, karar mekanizmalarının dışında bırakılmakta, ekonomik ve sosyal hayatta engellerle karşılaşmaktadır. Oysa toplumun gelişmişlik düzeyi, kadına verdiği değer ile ölçülür. Kadının özgür olduğu, eğitim aldığı, iş hayatında eşit fırsatlara sahip olduğu bir ülkede huzur da, refah da, adalet de yükselir.
Kadın haklarını savunmak; sadece kadınların değil, bir toplumun geleceğine sahip çıkmaktır. Çünkü kadın güçlendikçe aile güçlenir, toplum güçlenir, dünya güçlenir. Bu nedenle her bir bireyin, her bir kurumun ve bütün devletlerin sorumluluğu açıktır: Kadınların eşit, özgür ve güvenli bir yaşam sürmesi için gereken tüm adımları atmaktan geri durmamak.
Bugün, sadece bir anma değil; bir uyanış çağrısıdır. Kadına yönelik şiddetin son bulduğu, eşitliğin yaşamın her alanında hissedildiği, kadınların söz, karar ve temsil hakkına tam anlamıyla sahip olduğu bir dünya mümkündür — yeter ki birlikte mücadele edelim.
Unutmayalım: Kadın hakları, insanlığın onurudur.
Ve onuru korumak hepimizin görevidir.
Hayrettin bulut