• BIST 100

    10901,01%0,47
  • DOLAR

    40,65% 0,06
  • EURO

    47,36% 0,20
  • GRAM ALTIN

    4403,08% -0,40
  • Ç. ALTIN

    7059,19% 0,05

“Tümgeneral SALDIK’tan 15 Temmuz’a Dair Tarihi İfade”

Darbeye gövdesini siper eden askerlerden biri de dönemin Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Seyfullah Saldık idi. Saldık, darbe girişiminin yaşandığı gece sergilediği cesur tutumla darbecilere Bursa'mızda geçit vermed

3.08.2025 22:15:00 0
 “Tümgeneral SALDIK’tan 15 Temmuz’a Dair Tarihi İfade”

15 Temmuz gecesi Bursa’da yaşanan direnişi, dönemin Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Seyfullah SALDIK Anlatıyor:


Hain FETÖ terör örgütünün 15 Temmuz 2016’da bulunduğu darbe girişimi, Türk Ulusu'nun darbecilere karşı onurlu ve dik duruşu ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin darbe karşıtı general, subay ve askerlerin karşı taaruzuyla başarısızlığa uğratıldı.


Darbeye gövdesini siper eden askerlerden biri de dönemin Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Seyfullah Saldık idi. Saldık, darbe girişiminin yaşandığı gece sergilediği cesur tutumla darbecilere  Bursa'mızda geçit vermediği gibi dayatılan sıkıyönetim talimatını da tanımamıştı.


Nitekim Darbecilerin hukuk dışı eylemlerini çok süratle dönemin Bursa Valisi İzettin Küçük’ ile Başsavcı Abdülkadir Şahin Bey' e bildirerek darbeye karşı devletin yanında olduğunu gösteren Tümgeneral Saldık , darbe sonrası süreçte hiç  hak  etmediği ağır bir kumpasa maruz kalmış. .


Şimdi Bursa Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Seyfullah Saldık’ın Bursa Jandarmada Garnizonun da darbeye nasıl cansiparane karşı koyduğunu ve darbecileri nasıl püskürttüğünü kesinden dinleyelim.


B. Ç. Sayın Paşam, Bursa'da 15 Temmuz hain darbe girişimini nasıl haber aldınız ve neler yaşadınız? Bize anlatır mısınız?

Ben Tümgeneral Seyfullah Saldık, 15 Temmuz'da Bursa'da Garnizon ve Jandarma Bölge Komutanı olarak görev yapmakta idim.  
Saat 22:45 sıralarında Bölge Komutanlığından karargah Sorumlusu Albay beni aradı, bana telefonla bilgi verdi. "Komutanım, Bursa İl Jandarma Hareket Merkezi'ne Genelkurmay Başkanlığı'ndan bir mesaj gelmiş, bu emir sıkıyönetim emriymiş. Bu emre göre ülkede sıkıyönetim ilan edilmiş, ayrıca Bursa İl Jandarma Komutanı Albay Yurdakul Akkuş da Bursa'nın sıkıyönetim komutanı olarak atanmış." şeklinde verdiği telefon bilgisiyle haberim oldu.  

Tabii bu bilgileri telefonla aldım, emrin kendisini henüz görmedim. Telefon bilgisiyle aldığım bilgileri , daha önceki dönemde yapılan bir tahkikatta elde ettiğimiz bilgiler vardı. O  bilgiler ile birlikte düşününce  bu Sıkıyönetim denen emrin kanunsuz olduğunu ve Fethullahçı yapı denen ve  FETÖ/PDY adıyla bilinen hain grup tarafından yapılan bir kalkışma olduğunu   anladım..  

Tabii üzerimde de büyük bir stres oluştu. Ama kendimi hemen toparladım.  Saat 22 50  sıralarında hemen Albay Kemal Şahintürk'ü aradım ve "Ben bu kanunsuz emre asla uymam, sana emir veriyorum. Hemen JÖH tim komutanını ara, JÖH timi nizamiyeyi kapatsın, Yurdakul dahil kimse içeri alınmasın!" diye daha en başında açık seçik darbeyi önleme emrini verdim. Makam aracını çağırdım. Ayağımın  sargılı olmasına rağmen çok hızlı hazırlanıp Garnizon'a hareket ettim.  Garnizona  hareket ve  Valileri arama; 
Saat 23:00 sıralarında aracımla Garnizon'a gelirken aklıma geldi, hemen Sayın Valimizi arayayım, bilgi vereyim dedim. 
Telefondan heyecanla ararken yanlışlıkla daha önce Bursa'dan Antalya'ya tayin olan Antalya Valimiz Sayın Münir Karaloğlu'nu aramışım. Büyük bir heyecanla Sayın Valim  "Sıkıyönetim emri geldi, ülkede sıkıyönetim ilan edildi, Bursa'da da Yurdakul Akkuş Sıkıyönetim komutanı olmuş , Sayın Valim  Fethullahçı  yani FETÖ cü hain grup darbeye girişmiş ." dedim. 
Sonra hemen Bursa İl Valisi olan İzzettin Küçük Valimizi  de telefonla arayıp aynı bilgileri aktardım. Hatta İzzettin Bey'e, "Sayın Valim, ben bu kanunsuz emri uygulamayacağım, Garnizon'a müdahaleye gidiyorum. Ben sizin emrinizdeyim." dedim.  
Bu şekilde valilerimize bilgi verdikten sonra, saat 23:25 sıralarında Garnizon nizamiyesine ulaştım. Makam odama gitmeden araçtan nizamiyede  indim, hemen "Kapıyı kapatın!" diye bağırdım. (Darbecilerin girişini engelledik.)  

Şimdi de Garnizon nizamiyesinde yaşanan yüksek gerilimli anları anlatmak isterim:  

Saat 23:30'da nizamiye yanında gece nöbeti olan askerleri görünce bir anda onlara doğru yöneldim. "Arkadaşlar, bir bilgi aldım, sıkıyönetim emri gelmiş. Bakın bu kanunsuzdur! Ben haram yemedim, vatanımın ve hükümetimin emrindeyim. Ben emri Cumhurbaşkanımdan alırım. Kimse yanlış yapmasın!" diye bağırarak bir konuşma yaptım.  

Daha konuşmam bitmemişti ki, bir asker geldi o an kim olduğunu seçememiştim. , "Komutanım, Sıkıyönetim Komutanı Albay Yurdakul Akkuş'un emri var, odanıza gideceksiniz, başka bir yere girmeyeceksiniz." demez mi?  

Büyük bir öfkeye kapıldım. "Ne sıkıyönetimi ulan?!" Ne emri! deyip öfkeyle sağlı sollu yumruklar savurdum ve onu yere serdim. Yanımdaki askerler ile Albay Kemal Şahintürk'  beni tuttular sonra öğrendim ki, nizamiye nöbetçi uzman çavuşuymuş.  Kemal Şahintürkün de yakından da tanıdığı bir uzman.

Sonra Nizamiyeye döndüm  bağıra  bağıra "arkadaşlar sakın kimse böyle bir yanlışa girmesin, yasal Komutanınız benim "diye tekrar bir uyarıcı konuşma yaptım ve baktım ki nizamiyenin yanındaki silahlık tarafında bir asker yığılması yani toplanma var.

Tabii o an aşırı stres ve can havliyle hareket ediyorum. O kalabalığı görünce bu sefer de o tarafa yöneldim.  Kalabalığa doğru bağırıp emirler vermeye başladım. : "Kimse silah almayacak! Kimseye silah verilmeyecek! Silahlıklar kapatılacak, anahtarlar bana getirilecek!" şeklinde bağırarak emirler verdim.

Garnizonda Silah alan Askerlerin Engellenmesi;

İşte Garnizonda ben böyle bağırıp emirler iletince vatansever biri olan Mutfak Nöbetçi Astsubayı Selahattin Yakar Başçavuş ile Uzman Çavuş Mehmet Şahan birlikte silah alan askerleri yakalayıp , "Bölge Komutanımızın emri var.  Durun! Silah alınmayacak!" diyerek silahları ellerinden almışlar. Bu askerler de 120 adet mermi varmış . Meğer bu askerler, darbeci Albay'ın makam odasının askerleri imiş.  Darbeci albayın emriyle silah ve mermi alıp namluyad a dolduruş yapmışlar.

İşte bu silah ve mermi alan iki askerin yakalanmasıyla Darbeci albayın onlarla  Nizamiye yanında buluşmaları önlenmiş oldu. Bu müdahalem, Garnizondaki Silahlı darbeyi önleyici en Kritik Müdahalemdir. 
Ben can havliyle bu müdahaleyi yapmasaydım Darbeci albayın , silah ve mermi almış hem de namluya da dolduruş yapmış olan askerler ile birleşmesi meğer an meselesi imiş.

Garnizondaki diğer silah alma olayı da darbeci Albay'a bağlı 100 kişilik Muhafız bölüğünün  de yatakhanelerinden kaldırılıp nizamiye yanındaki silahlığa getirilmesiydi. 
İşte kalabalık gördüğüm askeri grup bunlarmış. Yine benim "Kimseye Silah verilmeyecek" şeklinde bağırıp emir vermemi duyan J. Uzman Çavuş Mehmet Şahan silah alacak olan Bölüğü Silahlığın önünden uzaklaştırıyor.                                                  

Bu uzaklaştırma benim Emir komutamı ortaya koyduğum için oluyor. Bu kadar içten cansiperane emeklerimi görmeyenler sonra çok vicdansızca bana iftira ediyorlar. Ben Garnizonda bir şey yapmamışım .Pasif kalmışım diye makam gücüyle sahte algı oluşturuyorlar. 
İşte Garnizonda  suç sayılmayan ve Savcılık İddianamesine de yazılmayarak Yargılama dışı kalan bu Silah alma eylemlerini bizzat Bölge Komutanı olarak ben Müdahale ederek önledim
Garnizonumda kan akıtılmasına set çektim.

Ben Silahlıkların olduğu yerden artık komutanlık binasına doğru yürümeye başladığımda, içeri girmesin diye emir verdiğim ve adı  "Sıkıyönetim Komutanı" diye geçen Yurdakul Akkuş, yanında Kemal Şahintürk Albay ile birlikte komutanlık binasından nizamiyeye doğru geliyorlardı. Doğrusu önce şaşırdım. İçeri girmesin dediğim adam içerde , hem de içeri alma diye emir verdiğim Kemal Şahintürk ile  .
Saat yaklaşık 23:40 sıralarında, bana doğru geldiğini görünce büyük bir öfkeyle üzerine yürüdüm: "Sen kimsin ki bana emir gönderiyorsun “ diye bağırdım. Üzerine hamle yaptım, ona bir yumruk savurdum. 
ani refleksle kendini yana çekti  ve nizamiyenin karanlık tarafına doğru kaçmaya başladı. Ben de arkasından koştum , herkes bilsin ki o sargılı ayağımla darbeci albayın arkasından koştum ve önce iki elimle yakasına yapıştım. Onu şöyle bir sağa sola salladım. Yakasını hiç bırakmadan Darbeci albayı herkesin gözü önünde nizamiye içinde yaka paça sürükleyerek nizamiye kapısına getirdim ve iki elimle kapıdan dışarı attım. 
Ben büyük bir heyecan ve eforla bunu yaptım. Bu nedenle nizamiye bariyerlerine yaslanarak 4-5 dakika nefeslendim.                                                İşte böyle bir boğuşmayla Garnizonuma hakim oldum. Bursa'daki bazı  makamların birşey yapmadı dedikleri ben canımla , elimle yumruğumla diarbeci hainlere karşı Garnizonda böyle bir mücadele verdim.

Tabii darbeden bir sene sonra  ortaya çıktı ki benim herkes tarafından görülen bu kahramanca mücadelemi meğer darbe sonrası Albay Kemal Şahintürk Savcılıkta alınan ifadesinde tamamen inkar etmiş, Benim için darbeci uzmanı dövmedi , darbeci albaya da dokunmadı evine git dedi . O da eve gitmeyip Osmangazi'de darbeye girişti diye gerçek dışı düzmece bir kumpas ifadesi vermiş. 
Kemal albay bu sahte ifadesiyle hem yakınen şahit olduğu emeklerimi örtmüş hem de sanki Garnizonda silahlı darbe eylemleri olmamış da Garnizon dağıtıldıktan sonra darbe başlamış algısı oluşturmuş. . 
Şunu da belirteyim ki Ben Garnizonda darbeci uzmanı dövdüğümü , darbeci albaya da yumruk savurup kovaladığımı yaka paça sürüklediğimi o dönem ki Bursa  Başsavcısı Abdülkadir Bey'e de tüm ayrıntılarıyla anlatmıştım. Ama ne acı ki bu emeklerim inkar edilmiş.

İşte kamuoyuna arz etmek isterim ki ; Bursa'da Garnizonda  darbeye girişenlere  karşı canımla ,yumruklarımla çok hızlı bir mücadele verdim. Hatta Saat 23:45 gibi idi. Ben Nizamiye Bariyerlerinin arkasındayım.  Bir de baktım ki darbeci Albay, nizamiyenin dışından tekrar içeri girmek için yeltenince, bağırdım: "Sen benim cesedimi çiğnemeden buradan içeri giremezsin" dedim. 
Fark ettim ki yaklaşık 300 rütbeli kimi askeri elbiseli kimi sivil darbeci albayın Garnizona toplanın emriyle darbe için evlerinden Garnizon önüne gelmişler. Bunları fark edince bağırdım." Biz kanun ordusuyuz kanunsuz hiçbir işe müsaade etmem. Dağılın.  Yoksa içeri girmeye çalışana ateş edin" diye Nizamiyede askerlere  bağırıp emir verdim.

İşte ben o Ateş emrini verince darbe için Garnizon önüne gelenler hemen uzaklaşmaya başladılar. Hâlâ nizamiyeyi tutuyorum. Kalabalık azalınca  gördüm ki  dışarı attığım Yurdakul Akkuş Nizamiye dışında Atatürk büstü var. Onun dibine oturmuş yanında birkaç kişiyle bekliyordu. Darbeden sonra yani Mahkeme sürecinde bilgim oldu ki nöbetçi teğmen den kanunsuz darbe emri olan çantasını getirmesini  beklemiş. Çantayı meğer Teğmen  getirip nizamiye dışında kendisine vermiş.

Saat 23 50’de artık Garnizon'a tamamen hakim olmuştum. Artık nizamiyeden Bölge Komutanı makamına gideyim Garnizonda ne oldu bilgi alayım dedim. Çünkü o ana kadar bana bilgi veren olmadı.  Ne yaşandı henüz bilmiyorum. Makama girdiğimde nöbetci Astsubayından öğrendim ki, meğer "Sıkıyönetim Komutanı" diye adı geçen Yurdakul Akkuş, gizlice karargaha girmiş. Daha doğrusu özellikle sokulmuş. (Albay Kemal Şahintürk, onun karargaha girişini görmesine rağmen ve bizzat kendisine de emir verdiğim halde maalesef engellememiş ve de bana hiçbir bilgi vermemiş.

Burada şimdi de Darbeci albay Garnizonda neler yapmış buna değinelim. 

Darbeci Albay, tutanaklarda da yazıldığı gibi, meğer saat 22:45’te Genel Kurmay Başkanlığından Bursa' ya sıkıyönetim emri geldiği bilgisini  Erkan Şen Başçavuştan alınca harekete geçmiş.

- Saat 23:00’da yardımcısı Albay Hakan Demirörs’ü telefonla çağırarak, "Ben Sıkıyönetim Komutanı olarak atandım , Tüm rütbelileri  İl Jandarmaya yani Garnizona çağır !" emri vermiş.  Bu emir Yüzbaşı Ali Bülbül tarafından tüm personele watsap sistemi üzerinden iletilmiş. 
- Darbeci Albay Akkuş, Osmangazideki Lojmanından J. Er Akın Çöplü nün kullandığı Makam aracıyla saat 22:10 sıralarında gelip Garnizon'a girmiş, İl Jandarma Hareket Merkezi'ne girip Astsubay Erkan Şen'den sıkıyönetim emrini teslim almış.  Harekat Merkezinde Sıkıyönetim emrini bir kaç dakika okumuş. 
- Saat 23.15 gibi rlinde Sıkıyönetim Emriyle Garnizondaki Makam odasına girerken bunu İlçe Jandarmalara çekin yani gönderin emrini vermiş . Görevli Uzman Çavuş Arda Aral ilçelere göndermiş. 
-İlçelerin rütbelileri de ilçelerde toplansın emrini vermiş. Bu emir Garnizondan baş telsiz sorumlusu Hasan Hüseyin Koçtaş tarafından telsizle ilçe Jandarmalara bildirilmiş. 
- Garnizon'daki J-156 telefon hattını iletişime kapatın emrini vermiş ve kapatmış.  
-En Kritik eylemi de Garnizonda Makamında görevli iki ere "gidin Silahlıktan Silah ve Mermilerinizi alın gelin" emri vermiş. 
İşte ben tüm bu Garnizonda yaşananlardan habersiz bir şekilde tek başıma mücadele verdim. Sonra ortaya çıkıyor ki meğer ben Bölge Komutanı olarak gelip  nizamiyede mücadele  ederken bile darbeci albay içerde bu şekilde darbe için eylem emirleri veriyormuş. 
Meğer ben o uzmanı dövme  olayında   aşırı bağırıp çağırınca  Darbeci Akkuş "ne bu sesler ne oluyor?" diye panikleyip binadan aşağı inip nizamiyeye gelmiş. Aslında erlere silah ve mermiyi şahsıma karşı   aldırmış. Bu çok net.  Çünkü benden başka ona karşı çıkan olmamış. Ben bu hususu dönemin Başsavcısına özellikle bildirdim ama işleme alınmadı. 
işte bakın Darbeci albay Garnizonda Saat 23 10 dan Saat 23 40 ‘ a kadar yarım saat Garnizonu ele geçirip tutanaklarda da yazılı olan bir çok darbe eyleminde bulunmuş. 
Ben Garnizonu , gerçekten çok sert ve hızlı bir mücadeleyle Darbeci albaydan geri almışım. Bunu sonra fark ettim.

Darbeci Albay'ın gözaltına alınması:  
Saat 23:50’de, darbeci Albay'ın sıkıyönetim emrini Garnizon'dan ilçelere gönderin emriyle  gönderdiği bilgisini alınca, Bölge Komutanı odamda bağırdım derhal "Yakalama kararı çıkarın, onu gözaltına alacağım!" dedim.  İ İşte Gözaltı Kararımın alınma nedeni Sıkıyönetim Emrinin ilçelere gönderilmesi eylemidir.

Hemen İl Başsavcısı Abdülkadir Şahin Bey'i aradım. Ona, "Garnizon'da bana emir ileten uzmanı dövme olayı dahil mücadelemi söyledim ve Yurdakul Akkuş'un gözaltına alınacağı  bilgisini verdim. Gözaltı yapılması içinde  özellikle Şevket Yüzbaşıya emir verip Osmangaziye gönderdiğimi de söyledim.

Ardından İl Valisi İzzettin Küçük' Bey'i tekrar aradım. Ona da Osmangazi'de Yurdakul Akkuş'a gözaltı yapılacağı bilgisini verdim ve Yüzbaşıyı Osmangazi'ye  gönderdim.

Görüleceği üzere Garnizonda makamımda böyle büyük bir iradeyle ilgili makamları arayarak gözaltı işlemini başlattım.

Osmangazi' ye Polis Ekibi istedim.

Ben Garnizonda darbeye girişen Albay Yurdakulu işin aciliyeti nedeniyle Osmangaziden tekrar Garnizona getirmeden doğrudan Osmangazide Polisimize teslim edeyim diye karar aldım ve bu amaçla Gözaltı için Osmangaziye bir Polis ekibi isteyeyim dedim. . 
Saat 23:55’te Emniyet Müdür Vekili Vehbi Karadağı arayarak, "Darbeci Albay Akkuş hakkında gözaltı karar aldık , Başsavcıma ve Valimize de bildirdim. şu an O Osmangazi'ye gidiyor. Ben Yüzbaşı Şevketi gönderdim ,  Siz de gözaltı için Osmangazi'ye bir polis ekibi gönderin." dedim.  Oda Tamam paşam dedi.

Osmangazi’de gözaltı:  
Saat 00:10’da darbeci Albay Akkuş, Osmangazi İlçe Jandarma Komutanlığı'na ulaştı ve doğrudan İlçe komutan odasına girdi. yanına da bir Subay ile dört astsubay girdi bunu bana Şevket telefonla söyledi Darbeci albay ile Yanındaki dört kişi ancak dört beş dakika kadar oturabildiler. Herhangi bir eyleme girişme  fırsatı olmadan  Osmangazi ye  Polis ekibi geldiği duyulunca o dört kişi odadan kaçmış. Oda da Darbeci albay tek başına kalmış.

Darbeci albaya Gözaltı yapılması ; .  
Saat 00 10 sıralarında Şevket Yüzbaşı beni aradı polisin geldiği bilgisini bana verdi bende bak Şevket Sana güveniyorum git kapıyı aç polisi içeri al , oradaki  Askerlere de  emrimi ilet kimse sakın Polisimize bir sıkıntı olmasın Polisin önüne geç Yurdakulun oturduğu odaya kadar götür ve Gözaltını   yapın dedim. 
Ben bunu Makamımdan şevket yüzbaşıya telefonla böyle tek tek emir  verdim. . Şevkette emrettiğim gibi yaptı. Saat tam 00 10 sıralarında Osmangazide kapıda Polis ekinini karşıladı ve içeri aldı refakat ederek  Darbeci akkuşun oturduğu odaya götürüp kapıyı açıp polis Müdür yardımcısı Ahmet bey ile Tem. Şube Müdürü Gökhan Eliaçık odada tek başına oturan Darbeci albayın yanına girdiler. (B-11)

Gözaltının Bekletilmesi.;
saat 00. 10 da tam gözaltı yapılacakken İl Valisi İzzet Küçük özel Kalem Cep telefonundan Darbeci albayı aramış ve Çocuklarınla birlikte bizim eve gel şeklinde telefonla bir görüşme yapınca  darbeci albayda düşünmek için mühlet istemiş. 
Bu nedenle Saat 00 40. a kadar yani 25 yada 30 dakika kadar oda da oturulmuş Çay içip beklenilmiş. (B-12)

Gözaltı yapılması; 
Saat 00 40 sıralarında Gözaltı Gerçekleştİ. Vali İzzettin  Küçük , tekrar Darbeci albayı arayıp karar verdin mi diye sorunca Darbeci albayda gelmeyeceğini söyleyince Polis Müdürleri Darbeci albaya buyrun gidelim diyorlar ve Darbeci albaya kelepçe takılmadan vede en önemlisi Osmangazide Gözaltı  Tutanağı  tutulmadan öylece Acemler Polis Merkezine gidiyorlar.

Darbeci albayın Çantasının Polise teslimi;

Darbeci albayın Koruması olan Ertuğrul Yükseksel bakıyor ki Darbeci albayın Çantası Osmangazide masa üzerinde kalmış olduğunu anlayınca ihtiyacı olur düşüncesiyle  Jandarma Uzman çavuş Ertuğrul Yüksel Çantayı alıp kendi özel aracıyla Saat 01 00 sıralarında Acemler Polis Merkezine götürüp teslim ediyor. Jandarma Başçavuş Burhanide gözaltı  olayını  duyunca  Polisteki arkadaşını arayıp Çantaya bakın diye bilgi verdiğinde (B-13)
Tabi Çantanın içinden de İl İl Sıkıyönetim Listeleri çıkıyor. Böylelikle Devletimiz İllerdeki Sıkıyönetim Komutanı kimler dir bu  listelerden  öğreniyor.

Gözaltı olayının  Ankarada   Jandarma Genel Komutanlık Temsilcisi Arif Çetin Paşa ya Rapor edilmesi.

Bakın bu hususu ilk defa söylüyorum ben hem Gözaltı yaptırdığımı hem de bu çantanın ve listelerin polisimize teslimini O  gece Saat 03 30 da Arif Çetin paşama bildirmiştim.  O da "bana bunu rapor olarak yaz" diye emir verince işte sabaha karşı yazdığım Resmi  Raporumda  görüldüğü gibi Listelerin çıktığını özellikle belirtmiştim.⁸                              

Bu kadar belgeli emeklerim takdir  edersiniz ki  nasıl yok sayılabilir. . 
Şunu özellikle Kamuoyuna arz etmek istiyorum. Gözaltı kararını Bölge Komutanı   olarak bizzat ben aldım. .Diğer Makamlara ben telefon edip bildirdim. Hatta  sabaha kalma bırakma düşüncesine hayır dedim.  Hemen  yapılması için büyük bir irade gösterdim.    
Şunu da izah edeyim ki aslında gözaltı dediğimiz olay  gözaltından ziyade bir teslim ve teslimat işidir. Darbeci albayı irademle Osmangazi 'de oturduğu odadan polisimize teslim etmemdir.               
Bu teslim  için belki tekrar ediyorum ama polisimizi Osmangazi'ye ben davet ettim , Yüzbaşı Şevket'e gözaltı yapma görevini ben verdim . Emir verip kapıyı ben açtırdım.    

Osmangazi'8ye gelen Polisimizi kapıdan içeri ben aldırdım. Nitekim Polis ekibinin başındaki İl Emniyet Müdür Yardımcısı Ahmet   Alaağaçlı  Bey  de sağolsun bu şekilde olduğunu dürüstçe darbeden bir sene sonra mahkemede ifade etmiş ve gerçeği doğrulamıştır. 
Şimdi kalkıp gözaltı başkalarına  nasıl mal edilebilir. Şunu herkes bilsin ki Bölge Komutanı olarak gösterdiğim irade olmasaydı asla gözaltı yapılamazdı. Apaçık darbeyi önleme emeklerimin yok  sayılması takdir edersiniz ki hem hukuken hemde vicdanen de doğru değildir. 
.          
Gazetenizde yer verirseniz kamuoyu da   Arif Çetin Paşa'ma darbe gecesi telefonla bildirdiğim gözaltıyı da içeren Raporumu görsün.

Ben bu vesileyle ifade etmek isterim ki ben devletime güveniyorum.   Hukuk Devleti ilkesi gereğince  inanıyorum ki  devletimiz şu ana kadar işletilmeyen  Hukuku işletecek ve sahte bilgi ve belgelerle uğratıldığım  bu haksızlığı giderecektir. Çünkü Hukuk Devleti sıfatı bunu gerektirmektedir ..             
Bakanlığımızca bir inceleme yapıldığında inanıyorum ki İç işleri Bakanlığımız ve Cumhurbaşkanlığımız elbette çiğnenen hukukumu bana iade edecektir diye ümitle bekliyorum. 
Ben bu vesileyle birkez daha sizin aracılığınızla  15 Temmuz dahil vatan için can vermiş tüm Aziz Şehitlerimizi Saygı ve Rahmetle anıyorum. Ruhları Şad olsun. Aziz Milletimize de Saygılarımı  sunmak isterim.

Tuhaf Olaylar ve Önemli Anekdotlar

Birinci Tuhaf olay , Seyfullah Paşa'ya Kumpas Yapılması:
Bursada o karanlık darbe gecesinde ,   Nizamiyide darbeci döven , darbeci albayla yaka paça boğuşan ve silah almayı durduran bu yiğit Komutan Seyfullah aşa çok ağır bir haksızlığa uğratılmış.              

Seyfullah Paşa darbenin ertesi sabahında Bursa'da darbeye girişti diye Jandarma Genel Komutanlığı Merkezince hazırlanan listeye Bakan Efgan Ala Bey yanlış bilgiyle yanıltılarak yazılmış ve bu darbeciler listesi hemen de 81 ile fakslanarak Seyfullah Paşa'nın onuru çiğnenmiş , 
Darbeden bir kaç gün sonra da Bursa Valiliğinde düzenlenen bir Raporla , Seyfullah paşa Bursa' da darbeyi önlemede pasif kaldı şeklinde gerçek dışı bir algı oluşturularak İçişleri Bakanı Efgan Ala ile Bakanlık yetkilileri yanlış (Sahte ) bilgiyle yanıltılmış. Bakanlığın bu yanılgısıyla Sayın Cumhurbaşkanımız da gerçek dışı bilgiyle maalesef yanıltılarak  Seyfullah Paşa bu sefer de hiç haketmediği şekilde gerçek dışı bilgiler rapor edilerek hukuksuzca Resen Emekli ettirilmiş.        

Çok Tuhaf olay , Bursa Valisi İzzettin Küçük Seyfullah Paşa'nın  Bursa 'da darbeyi önleme Mücadelesini Raporuna yazmamış.

Darbeden epey bir zaman sonra ortaya çıkıyor ki , meğer dönemin Bursa Valisi İzzettin Küçük,  darbenin hemen arkasından Valilikte yazdığı ve İç İşleri Bakanı  Efgan Bey'e sunduğu raporda, Bölge Komutanı Seyfullah Paşa ile ilgili maalesef gerçekle alakası olmayan bir rapor yazmış ve Vali Küçük, Darbe Raporunda ; 
Seyfullah Paşa'nın delillerle ispatlı olan ; 
Darbe gecesi Garnizona gelip N"izamiyede "ben kanunsuz bu emri tanımıyorum, ben Cumhurbaşkanımın emrindeyim"  diye bağırması, Nizamiye içinde Sıkıyönetim Emri ileten darbeci uzmanı dövmesi , silah almayı durdurması ve silahlıkları kapattırması , darbeci albayı kovalayıp  yaka paça  sürükleyip Garnizon'dan dışarı atması ve gözaltı yaptırması dahil hiçbir mücadelesini raporuna yazmadığı ve Bakanlığı yanılttığı ortaya çıkmıştı. .

Ne tuhaf ki Vali izzettin Küçük Seyfullah Paşa'nın mücadelesiyle ilgili Basına da hiçbir açıklama yapmamış , Paşanın kahramanca mücadelesi ile ilgili Basına ve Kamuoyuna tek kelime bile bir bilgi vermemiş.

Üstelik de  Bursa 'da darbe sabahı , sahte bir haber yapılarak Vali İzzettin Küçük için Darbeci albayı dövdü şeklinde Bursa'da yoğun bir sahte algı oluşturulmuştu. 
Halbuki Vali o gece evinden dışarı çıkmamış , hatta Şehir Merkezinde Sayın Başkan Altepenin düzenlediği Darbeyi Telin Mitingine de katılmamışken  ertesi sabah Vali Darbeci dövdü algısı ısrarla yayılmış.

Oysa darbeci uzmanı döven ve Darbeci albayı da yaka paça sürükleyen Seyfullah Paşa iken onun bu emekleri Bursa 'da  hiç haber olmamış,

Vali Küçük , bu sahte habere karşı da  Seyfullah Paşa'yı Valilikte yanına alıp , sahte haberi düzeltici nitelikte "darbeci haini döven Paşamdır,  kendine teşekkür ederim" diye bir Basın açıklaması dahi yapmamış. 
Darbeci Dövme  olayı  uzun süre Valiye mal edilmiş .Ta ki darbeden bir yıl sonra  Seyfullah Paşa'nın dövdüğü mahkemede ortaya çıkabilmiş. . .      

Vali İzzettin Küçük , dönemin  İç İşleri Bakanı Sayın Süleyman Soyluya da  yazdığı ve yıllar önce basına da “ Valinin Düzmece Raporu  “ diye yansımış olan  Bursa Darbe Raporunda Vali Küçük , Garnizona Girip Sıkıyönetim Emrini eline alan ve bunu İlçe Jandarmalara gönderin emriyle fakslatan Darbeci albay Akkuş için  Garnizona alınmadı  “  diye hem de olay tutanaklarına aykırı bir şekilde gerçek dışı bir ifadede bulunmuş.

Çok dikkat çeken bir diğer snekdot ise  Bursa Polis Tem. Şubede darbenin ertesi günü     16 Temmuz 2016 günü Yüzbaşı Şevket Soyer adına düzenlenen ifade tutanağında “ Albay  Kemal Şahintürk için Garnizon Komutan yardımcısı diye uydurma sahte bir ünvan yazılmış ve Bölge Komutanı Seyfullah Paşa'nın  gözaltı   yaptırması  için Şevket yüzbaşıya emir verip Osmangazi'ye gönderdiği  bilinmesine rağmen  kumpasla ve  sahte ifadeyle “Kemal Şahintürk emir verdi diye yazılmış olduğu” yani paşanın emeğinin kasıtla yok edildiği bu sahte  İfade Tutanağı belgesinden açıkça görülmekte. Burada dikkatimi çeken bir husus da İl Emniyet Müdürü Selami Yıldız'ın Tem Şubede bu sahte İfade tutanağı düzenleme olayını öğrendikten sonra bunu düzeltecek  bir işlemde bulunmamış olması. Eğer isteseydi gerçekten hukuk dışına çıkılarak yapılan bu sahte işlemi  düzeltebilirdi.

Yine dosya kapsamında dikkat çeken başka bir anekdot da Şevket Yüzbaşı'nın Seyfullah Paşa 30 Temmuz da İç işleri Bakanı onayıyla Resen Emekli edilince , Bursa Başsavcılığına gidip 02 Ağustos 2016 tarihli tutanakta darbe gecesi "Osmangazi'ye gözaltı için beni Bölge Komutanım göndermişti" diye bu sefer gerçek bilgi içeren ek ifade vermiş olduğu tutanaklarda ortaya çıkmış. Paşa emekli edildikten sonra gerçeği söylüyor. Çünkü nasılsa kumpas tamamlandı   diyor.

Bir diğer tuhaf olaynda  Garnizondaki Darbe  Girişimi  İDDİANAMEYE hiç yazılmamış olması.

Başsavcılıkça hazırlanan İddianamenin  32 nci sayfasında Bursa'daki Darbe girişimi diye olay tutanağının   sonunda yazılı olan darbeci albayın Garnizondan atıldıktan sonra Saat 23 55 de bir kaç personeli Osmangazi ilçe Jandarmaya toplantıya çağırması diye yazılmış.

Halbuki tutanaklarda darbeci albayın asıl  darbeyi Garnizonda yaptığı ve Saat 23 00 da tüm personeli İl Jandarmaya çağırarak yaptığı ve Garnizona girip Sıkıyönetim Emrini teslim alma, bunu ilçelere fakslatma ve erlere silah ve  mermi aldırma  dahil  yarım saat boyunca yani Bölge Komutanı Garnizona gelip darbeci albayı garnizondan atıncaya kadar asıl darbeyi Garnizonda yaptığı yazılıdır.

Savcılıkça , Garnizonda yaşanan Askerlere Silah ve Mermi aldırılması dahil tüm eylemler İddianameye yazılmadığından Garnizon eylemlerinin tamamı Adli yargılama dışı kalmış.

Bir diğer tuhaf anekdot da "Haberiniz varmı , ben;de yeni öğrendim. Bursa Darbe Davasın da  sadece üç kişi ceza almış. 
darbeci Albay ile İki Teğmen. Hepsi bu kadar. "
Bakın  bunu kimse haber yapmadı. Koskoca Bursa 'da İl Jandarma Alayı FETÖcü darbeye girişiyor ve  darbe yargılaması sonucu sadece 3 kişi suçlu bulunup ceza alıyor.

Eğer Garnizon Merkezinde yaşanan  tüm darbe eylemleri  İddianameye yazılsaydı ve Garnizondaki eylemleri yapan hainler de şüpheli olarak İddianameye yazılıp yargılansaydı  , işlenen onlarca suç yanlarına kar kalmaz ceza alan sayısı da üç kişi olmazdı.                                        

Takdir edilir ki Garnizondaki Silah ve Mermi alma eylemleri ile diğer eylemlerin şüpheli / Sanık kapsamında yargılamaya alınmaması çok vahim bir hukuki   eksiklik oluşturduğu hukukçular tarafından dillendirilmektedir.

Diğer bir tuhaf snekdot da , Bölge  Jandarmada Seyfullah Paşa'nın hazırladığı Tahkikat Raporunun Değiştirilmesi olayı.

Seyfullah Paşa yetkili Bölge  Komutanı  olarak Orijinal  Tahkikat Raporunu iki sayfa olarak imzalayıp emekli olduğu için Komutanlığa teslim etmiş. 03 Ağustos 2016 tarihli orijinal  iki Sayfalık bu  Rapor Fotokopiyle çoğaltılarak 04 Ağustos 2016 tarihli dört sayfalık sahte bir rapora dönüştürülmüş ve Albay  Kemal Şahintürk tarafından  imzalanarak Adliyeye  , Bursa İl Jandarmaya sanki  gerçekmiş gibi gönderilmiş. 
Jandarma Genel Komutanlığı da , Seyfullah Paşa'nın darbeyi önleme emeklerini örten bu Sahte Bölge Tahkikat Raporuyla yanıltılmış. 
Bu Sahte raporunu oluşturan  Heyet Başkanı olan  Hacı  albayda  o dönem fetöden irtibatlı biri çıkmış. 
Bu husus da Basına konu olmuş ama Bu Sahte Bölge Tahkikat Raporunun orijinal olmadığı Adliyeye ve Jandarmaya  bildirilmesine  ve daha önce de Basına da konu olmasına rağmen  sahteliği bir türlü düzeltilmemiş.

Belki de en tuhafınıza gidecek  Anekdot ; 


Darbe gecesi , Darbeci Albayı Garnizona girişte görüp de engellemeyen , Savcılıkta Sahte ifade veren,  Polis Tem Şubede ifade tutanağına sahte ünvan yazdırıp Seyfullah Paşa'nın gözaltı rolünü kendine yazdıran ve Sahte Bölge Tahkikat Raporunu imzalayan Albay Kemal Şahintürk  darbeden bir kaç ay sonra ne tuhaf ki  bir de  Azerbaycan'a Yurtdışı Ödülüne gönderilmiş. Tuhaf ki ne tuhaf. Bursa 'da darbe sonrası olan işleri  anlamak inanın mümkün değil
Bu kadar sahtecilik nasıl da organize edilmiş.  Hepsi belgelerde görülmekte. Yeter ki bakacak göz olsun.

İşte açıkça bu  Sahte Belgeler gösteriyor ki ; Seyfullah Paşa'ya yönelik darbenin ertesi gününden itibaren sistemli bir şekilde oluşturulan bu Sahte Belgeler ile Devletimizin üst Makamları  o kaos ortamında inanın çok fena  yanıltılmış. . Ak kara, karalar ak yapılmış.

Son bir anekdot ise Seyfullah Paşa'nın darbe gecesi yaptığı kahramanca mücadelesi açığa çıkmasın diye şahitler tam iki yıl Mahkemeye çağrılmayarak örtülmüş.  

İşte örtülse de belgelerdeki  kahramanlık;
Seyfullah  Paşa'nın mücadelesine şahit olanlar ancak darbeden iki yıl sonra tanık olarak Mahkemeye çağrıldığında  Paşa'nın mücadelesi o zaman İfade tutanaklarına girmiş. Hem Asker , hem Polis Tanık ifade tutanaklarında Paşa'nın mücadelesi gayet net bir şekilde yer almış.

Çok enteresan bir bilgi de , Seyfullah Paşa'yı Garnizona getiren ve tüm mücadelesine yakından şahit olan şoförü ve habercisi yani Vali , Başsavcı ve polis Müdürü gibi kritik Makamlarla olan telefonları bağlayan  J. Er. Mehmet Baydemir ,darbeden tam iki buçuk sene sonra 06 Şubat 2019 da Mahkemeye Tanık olarak çağırılıp dinlenmiş.

Tabi bu askerimiz Seyfullah Paşa'nın tüm mücadelesini ve kahramanlığını  detaylı bir şekilde Mahkemede anlatmış ve ifade tutanağına yazdırmış.

Şimdi Seyfullah Paşa'ya yapılan bu hukuksuzca işleri belge üzerinden görünce vicdan taşıyan bir insanın etkilenmemesi ve ve üzülmemesi elde değil. 
Düşüne biliyor musunuz? Seyfullah Paşa gibi bir kahramanın darbe gecesi en yakın şahiti bile darbeden  yaklaşık üç yıl sonra mı Mahkemeye çağırılır.?
Kahraman Paşa'ya bu kumpasvari işlemleri yapanlar  acaba ömür boyu vicdanen ne yaparlar bilemiyorum.

Editörün Sözü; 
Gazetecilik tecrübemizle Bursa Darbe Girişimi ile ilgili  yaptığımız bu haberde özellikle Darbe Davası Dosyasındaki  belgeleri , Resmi Tutanakları ve delilleri dikkate aldık ve sizlere sunduğumuz herbir bilginin belgeli olmasına titizlikle dikkat ettik. 
Sonuç olarak; 
Haberimizde gördük ki Bursa'da dönemin Jandarma Bölge Komutanı olan Sayın Tümgeneral Seyfullah Saldık, Bursa'daki hain darbeyi gerçekten ifade tutanaklarıyla da doğrulandığı şekliyle bedenini ortaya koyarcasına Garnizonda darbecilere karşı tekme tokat müdahalesiyle karşı koyup önlediği ve silah almayı da engellediği gibi,  gözaltı  kararı  alıp bunu Başsavcı , Vali ve Polisle paylaşarak Osmangazi'ye Yüzbaşı yı göndermek suretiyle gözaltı yapılmasına da önderlik ettiği apaçık ortaya çıkmış.

Hele de o listelerin sabaha bırakılmadan polise teslim edilerek devletimize ulaştırılmasına da imkan sağlamış olduğu dikkate alındığında bu büyük emeklerine rağmen Seyfullah Paşa'nın uğratıldığı kumpas ve hukuksuzluk, hele de  darbeye girişti diye lanse edilmesi gerçekten çok onur kırıcı olmuş  ve Seyfullah Paşa'ya yaşatılanlar inanın vicdanları sızlatmaktadır. 
Ne tuhaf ki Bursa'nın yetkili siyasetçileri ile Ak Parti il Başkanı Davut Bey bile bu güne kadar bu hukuksuzluğa karşı hiç harekete geçmemişler ve konuya son derece ilgisiz ve duyarsız kalmışlar.

Benim sezgim , devletimizin üst Makamları yani Sayın İç İşleri Bakanımız Ali Yerlikaya ile Sayın Cumhurbaşkanımız , Seyfullah Paşa'nın kahramanlığının ve maruz kaldığı hukuksuzluğun hala farkında olmadıkları kanaatindeyim. 
Çünkü şu ana kadar bu hukuksuzluk basına yansımış olmasına rağmen düzeltici bir işlem yapılmamış. 
Bu da gösteriyor ki hukuksuzluk incelemeye dahi alınmadığına göre demek ki Bakanlık ve Sayın Cumhurbaşkanlığı Makamlarına gerçek bilgiler maalesef ulaşmamaktadır.

Öyle görülüyor ki devletimizin Üst  Makamlarına doğru bilgiyi verecek olan Sayın Başkan Altepe' dir diye düşünüyorum

Çünkü hakikati Bursa' da tek Sayın Altepe İfade etmiş;

Sayın Başkan Recep Altepenin konuşması; 15 Temmuz vesilesiyle geçen hafta basına açıklama yapan darbe gecesi Bursa' da Büyük şehir Belediye Başkanı olan Sayın Altepe , Seyfullah Paşa'nın mücadelesine değinmiş , özellikle o gece birçok komutana da gitti o  Sıkıyönetim evrakları ama hiç biri Seyfullah  Paşamız  gibi Devlete teslim edelim dememiş diyerek Seyfullah Paşa'nın  ne kadar  vatansever biri olduğunu vurgulamıştı. 
Yine Sayın Altepe konuşmasında o gece "Seyfullah Paşa, Bursa'mızı korudu, darbeci uzmanı dövdü, gözaltı kararı aldı .İlgililere ileterek gözaltı yapılmasını sağladı ama maalesef haksızlığa uğradı ve bu hala düzeltilmeli.  Ama düzelmesi gerekir" diyerek düşüncelerini kamuoyuna ifade etmişti.

Sayın Altepe'nin de dediği gibi , devletimizin  daha da zaman geçmeden Seyfullah Paşa'nın Bursa' da darbeye karşı yaptığı kahramanlığına rağmen maruz kaldığı hukuksuzluğu giderecek işlemi  bir an evvel yapması kamuoyu vicdanının gereği . Bir kez daha İç İşleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Makamlarındaki sorumluların dikkatine Sunulur.

Boybeyi ÇELİK
Gazeteci

 

Oltu Kapalı Halk pazar yeri temel atma töreni

Dr. Damla TAŞKIN: Türkiye-Azerbaycan ortaklığıyla Suriye'ye doğalgaz akışı

Önder Savunma Türkiye’nin Yerli ve Milli Hava Savunma Sistemi Gökbörü, Tanıtıldı.

Oltu Mısırları tezgahta yerini aldı.

“Tümgeneral SALDIK’tan 15 Temmuz’a Dair Tarihi İfade”

Oltu ve çevresinde gıda kooperatif hazırlıkları

HALK PAZARI BEŞİNCİ ŞUBESİNİ DEMİRCİLER’DE AÇTI

Adalet Bakanlığı Personel Alımı

Ankara Olurlular Derneği Çamlıdere Aluç Yaylası Doldu Taştı

Şenkaya'da Şap Hastalığı ve Karantina Süreci – Üretici Yalnız Bırakılamaz!

Şenkayalı Günay ÖNDER in Başarısı

Şenkaya BLD. Başkanı Görbil ÖZCAN STK.Başkanlarına ve Resmi Kurum Amirlerine Kahvaltıda Teşekkür Ettiler.

Merhum Hacı MİTAT GÜZEL'in vefatının senei devriye anısına

Festivalin İlk Durağı: Şehitliğe Uzanan Vefa Yolculuğu

Kaymakam Murat Çürük’ten Akşar Mahallesi’ne Ziyaret

Şenkaya'da 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü , Birlik ve Beraberlik İçerisinde Kutlandı.

Abubekir Kaya Yazarlar ve Şairler Sayfamıza Hoş Geldiniz.

OLUR İLÇE PROTOKOLÜNE KADIN DAMGASI

AYHAK Başkanlığına Selim Şahin Seçildi: “Türk Avcısı Tek Yürek Oldu”

Şenkayılların Ankara Buluşması

Yaymeşe’de Karar Net: Yeşilyurt’la Yola Devam

Oltu’da Maden Ocağında Göçük: 3 İşçi Hayatını Kaybetti

DAVETLİSİNİZ ŞUBATLARDAN UMUTLARA

Gülveren Mahallesi’nde Bayrak Sevgisi ve Bir Öğretmenin İz Bırakan Hizmeti

AK PARTİ İL BAŞKANLIĞI DARALTILMIŞ İL DANIŞMA MECLİSİ TOPLANTISI ERZURUM'DA YAPILDI.

ERZURUM KENTSEL DÖNÜŞÜMDE TÜRKİYE’YE ROL MODELİ OLDU

Şenkaya Milli Eğitim Müdürü Kadir Vural’dan YKS Mesajı: “Geleceğinizi Şekillendirecek Bu Adımda Yanınızdayız”

Mehmet Emin Öz: “Tütenocak Göleti 2026’nın Son Çeyreğinde Su Tutacak”

Gülveren Halkının Emeğine ve Hakkına Müdahale Kabul Edilemez

TÜRKİYENİN FESTİVAL KÜLTÜRÜNE YENİ BİR EKOL OLTU’DA BAŞLIYOR.

Yükleniyor

Mevlam

Dünya ‘da Bu zülmü Durduracak Hiç mi Bir MÜSLÜMAN DEVLETİ Kalmadı????

'Nüfuz genişletme' mücadelesi yaşanıyor.

Pakistan'da İmran Han'ın destekçileri protesto düzenledi

Yağışlarda son 3 günde en az 50 kişi öldü

Mısır'da döviz likidite sorunu yerel para birimini yeni bir dalgalı kur sistemine geçirir mi?

Doğu Guta'daki kimyasal silahlı katliam İdlib'de protesto edildi

Oltu Kapalı Halk pazar yeri temel atma töreni

Dr. Damla TAŞKIN: Türkiye-Azerbaycan ortaklığıyla Suriye'ye doğalgaz akışı

Oltu Mısırları tezgahta yerini aldı.

Oltu ve çevresinde gıda kooperatif hazırlıkları

Adalet Bakanlığı Personel Alımı

ERZURUM’UN ‘MARKA ŞEHİR’ VİZYONU İÇİN FEDERASYONLAR GÜÇ BİRLİĞİ YAPTI

Bursa Yeminli Mali Müşavirler Odası İhsan AKAR ile Devam Denildi.

Prestij Cephe, Stencor Dış Ticaret A.Ş ile Önemli Bir Sözleşme İmzaladı .

Valiliğimiz ve Atatürk Üniversitesi arasında AB Projeleri ile Yerel Projeler Kapsamında İş birliği Protokolü imzalandı.

Erzurum’da İstihdamı Ve Mesleki Eğitimi Güçlendirmek İçin Önemli Adım Atıldı.

Önder Savunma Türkiye’nin Yerli ve Milli Hava Savunma Sistemi Gökbörü, Tanıtıldı.

Şenkayalı Günay ÖNDER in Başarısı

Yapay Zekanın Bugünü ve Yarını:

Ankara Olurlular Derneği Çamlıdere Aluç Yaylası Doldu Taştı

Şenkaya BLD. Başkanı Görbil ÖZCAN STK.Başkanlarına ve Resmi Kurum Amirlerine Kahvaltıda Teşekkür Ettiler.

AYHAK Başkanlığına Selim Şahin Seçildi: “Türk Avcısı Tek Yürek Oldu”

Şenkayılların Ankara Buluşması

Şenkaya’da Kültür, Sanat ve Bal Festivali İçin Geri Sayım Başladı.

ŞEHİR TİYATROSU’NUN YENİ OYUNU ‘3 KUŞAK ERZURUM’ YOĞUN İLGİ GÖRDÜ

ERZURUM ‘GASTRONOMİ ŞEHRİ’ UNVANIYLA UNESCO’YA GİRDİ

Erzurum'un Eşsiz Lezzetleri Ulusal ve Uluslararası Alanda Tanıtılacak

Şenkaya Muhtarlar Derneği'nden Birlik ve Beraberlik Yemeği

Şenkaya'da “Dilimiz Kimliğimizdir” Temalı Söyleşi, Geniş Bir Katılımla Gerçekleşti.

YAZARLAR

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.Galatasaray 36 30 1 5 60 95
2.Fenerbahçe 36 26 4 6 51 84
3.Samsunspor 36 19 10 7 14 64
4.Beşiktaş 36 17 8 11 23 62
5.İstanbul Başakşehir 36 16 14 6 4 54
6.Eyüpspor 36 15 13 8 5 53
7.Trabzonspor 36 13 11 12 13 51
8.Göztepe 36 13 12 11 9 50
9.Rizespor 36 15 17 4 -6 49
10.Kasımpaşa 36 11 11 14 -1 47
11.Konyaspor 36 13 16 7 -5 46
12.Alanyaspor 36 12 15 9 -7 45
13.Kayserispor 36 11 13 12 -12 45
14.Gazişehir Gaziantep 36 12 15 9 -5 45
15.Antalyaspor 36 12 16 8 -25 44
16.Bodrum FK 36 9 17 10 -17 37
17.Sivasspor 36 9 19 8 -16 35
18.Hatayspor 36 6 22 8 -27 26
19.Adana Demirspor 36 3 28 5 -58 2